Sayı: 25 / TUTULAMAYAN YAS

  • TUTULAMAYAN YAS

    Mine Turgay, Esin Uzun Oğuz
    Özet :

    "Ölüm, bir yaşamı sonlandırır, bir ilişkiyi değil" M. Albom Beden/düşünce ikilisi insan varoluşunun temel bir öğesidir. Tutarlılık, bütünleşme isteği ve bağ kurma arzusunu da içerir. Herkes hayatının bir döneminde kriz, yas gibi yaşamının olağan akışını bozan iç/dış güçlüklerle karşılaşabilir, bu durumlarda bazı kişiler normal hayatlarına devam edip, hasta olmazken bazıları ise hasta olur. Psikosomatik hastalıkları ruhsal dünyanın işleyişi ile açıklayan psikanalitik görüş, zihinselleştirme kapasitesi, düşlemsel yetersizlikler, temel depresyon (nesnesiz depresyon) gibi kavramlarla psikosomatik hastalara farklı bir bakış açısı getirmiştir. Psikosomatik hastalık baskılanan dürtüler ve duygulanımlar arttığında ve biriktiğinde, öte yandan zihinselleştirme kötü olduğunda ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada depresif yakınmalarla başvuran, 52 yaşında, evli, 2 çocuklu, emekli bir kadın öğretmenin 10 yıl içinde anne, baba, iki ağabeyinin ölümü sonrası ortaya çıkan psikosomatik hastalıkları (KOAH, ürtiker, irritabl barsak sendromu), klinik öyküsü ve uygulanan projektif testlerin (Rorschach testi ve T.A.T) sonuçlarından bahsedilecektir. Hastanın Rorschach testinde yanıt sayısının normal, kontrol çabalarının duygusal dünyanın ortaya çıkmasını engellediği, dil yapısının savunmacı olduğu, T.AT. de; kaygısını narsisistik eksen üzerinden anlattığı, hikayeleri kişiselleştirmediği, gerilediğinde çok depresif olduğu, nesne ilişkilerini anlatamadığı saptanmıştır. Hastanın borderline-narsisistik yapılanmalarda görülen yansıtma, bastırma, kontrol, idealizasyon, izolasyon, yarılma şeklinde savunma düzeneklerini kullandığı düşünülmüştür.

    Anahtar Kelimeler : Psikosomatik, Depresyon, Psikanalitik, Psikosomatik, Yas, Rorschach Testi