Bugün üniversitede psikanalizin durumu nedir? Eğer psikanalitik model, onu sorgulayan ve onu yeniden inşa eden bir klinikle tutarlı ve uyumlu oluşu nedeniyle benimseniyorsa, bu yaklaşım, analitik tedavinin dışında kalan klinik durumların özgün niteliklerinin titizlikle düşünülmesini ve dikkate alınmasını zorunlu kılar. Üniversitede araştırma açısından son derece baskın bir referans teşkil eder, ve bireysel görüngülere bağlı olan özgün bir epistemolojik yaklaşıma dayanır. İnsanın ruhsal işleyişini egemenlik altına alınabilen veya kontrol edilen bir nesne olarak değil, fakat bilinçdışının her türlü mutlak kavrayıştan sıyrılması dolayısıyla bir bilinmezlik olarak ele alır. Psikopatoloji önemli bir yer tutar: bu, öznenin ruhsal işleyiş biçimlerini, ve onun, iki sorunsal içinde yer alan değişim olanaklarının kavranmasını içerir: ilk sorunsal kimlikseldir, kayıpları işlemleme kapasitesini ve sağlam bir öznel kimliğin korunmasını sınava tabi tutar; diğeri psikoseksüeldir, özdeşimlerin, nesne seçimlerinin ve onların çatışmayla bütünleştirilmelerinin dinamiği içinde yer alır. Bu yaklaşım klinik psikoloğa özgü yöntemler kullanan, ?aktarım? ilişkisi ve derinlemesine araştırmalarla, ?klinik? verilerin sağladığı özgün bir semiyolojiden faydalanır. Böylece, projektif metodoloji özgün bir klinik durum ortaya koyar: narsisistik ve nesnesel yatırımların çifte ekseni, çatışmalar, savunmasal özellikler, duygulanımlar ve temsiller, verilerin analizinin çerçevesini oluştururlar. Nevrozlar, sınır ve narsisistik patolojiler, psikozlar, kendilerine adanmış psikanalitik ve projektif çalışmalarla bağlantılı olarak sunulurlar.