Klinik çalışmamızda, klinik malzeme ile Rorschach testi arasında farklılık sergileyen hastalarla karşlaştık. Bu calışmada, ilk görüşmelerden itibaren hezeyan belirtileri gösteren hasta grubuna odaklanacağız. Halbuki diğer hastalarda hezeyanın varlığı daha sonraları ortaya çıkmıştı. Her iki hasta grubuyla ilişkili olan şey, paranoya olduğu şüphe götürmez işaretlerin Rorschach protokollerinde incelenmemesiydi. Bu durum, ilgimizi ve dikkatimizi uyandırdı ve bizi Rorschach yanıtlarında gizlenen kaç durum ve özelliğin olduğunu düşünmeye itti. Böyle bir şey bize, gerçekte paranoya tanısı almış hastalarda nevrotik özelliklere sahip bir işleyişi teşhis etmemizi sağlayabilir. Schafer (1954) bu hastaların, ruhsal tanı değerlendirmelerinde, sahip oldukları geniş dezorganizasyonu ve hezeyanlı bir sürecin işaretlerini açığa vurmadıklarına inanmaktadır. Aksine bu hastalar, ona göre birçok alan için uygun olabilir ve etkili bir şekilde çalışabilir, işlerini geliştirmeye devam edebilirler. O hâlde bu demek olur ki, "normal" bir protokolden onları ayrıştırmak başlangıç için oldukça zor olabilir.