Bu çalışmada, çekingenlik, kendine güvensizlik gibi inhibisyon ve ketlenme şikayetleriyle üniversite kliniğine başvuran ve halen psikoterapi sürecinde olan 30 yaşındaki bir kadın hastanın kişilik yapılanması ve psikoterapi süreci Rorschach ve TAT testleri aracılığı ile tartışılacaktır. Terapötik süreç içinde hastanın, ergenliği boyunca babası tarafından cinsel istismara maruz bırakılmış olduğu ve evden uzaklaştığı ilk ay içinde erken menopoz teşhisi almış olduğu ortaya çıkmıştır. Hastanın Rorschach ve TAT protokolü özellikle anne ile erken dönem ilişkisinden kaynaklanan boşluk ve tutunamamaya dair depresif içerikli endişelerine işaret etmektedir. Testlerde feminen olanla kurduğu kırık, parçalanmış, bozuk, ilişkisizlik ve boşluğa dair nesne ilişkileri ve depresif endişesi, hastanın aktarım ve karşı aktarımı ile paralel niteliktedir. Protokollerde narsisistik savunmaların ve üstbenlik yapılanmasının yetersizliği ile tüm bu boşluğun işlenemeyerek dağılmaya ve çiğ ve bozuk yanıtlara yol açtığı izlenmiştir. Hastanın erken dönem travmatik yaşantılarının yakın dönemdeki istismar ile birleşerek, işlenemeyenlerin bedensel ve zamansız narsisistik bir kayıpla sonuçlanmış olması dikkat çekicidir. Bu vaka çalışması, ruhsal travmanın bedende yarattığı yıkıcı izleri tartışmayı amaçlamaktadır.