Annenin yüzünün ayna işlevi çocuk ile yetişkin arasındaki ilk anlamlı karşılaşmayı mümkün kılar. Annenin yüzü ve bedeni çocuğun ham duygularını alan ve onları dönüştüren bir kapsayan olarak hizmet eder. Çocuk, annenin bu niteliğinden yoksun kaldığında, umutsuzca, yapışacağı bir nesne arayışına girer. Tartıştığımız klinik olguda, ergen, erken çocukluk döneminde, annesinin dikkatinden mahrum kalmış ve internet kullanımı aracılığıyla sanal nesnelere bir bağımlılık geliştirmiştir. Ancak, bu nesneler, ergen için belli bir dereceye kadar insan iletişimine fırsat vermiş ve ona, gerçek dünya ile düşlemleri arasında bir geçiş alanı sunmuştur.