Depresyon; marazi bir vurdumduymazlık ve ümitsizlik halidir. Depresyonu tanımlama ve sınıflandırma çabaları eski çağlara kadar uzanmaktadır.Çocuk depresyonu uzun bir süre psikiyatristler tarafından reddedilmiş ve ancak 1970?li yıllarda kabul edilmiştir.Çocuk depresyonu yetişkin depresyonundan farklıdır. Çocuk yaşadığı duyguları yetişkin gibi ifade edemez.Sözelleştirme pek yoktur. Yetişkin ve çocuk depresyonu arasındaki farklılıklara baktığımızda yetişkinin konuşmasının alçak sesli ve yavaş olduğunu,yetişkinin çökkün bir duygudurum içinde sık sık ağladığını, gelecekle ilgili umutsuzluk yaşadığını, öz bakımının azaldığını iştahının arttığını ya da azaldığını görürken bu saydıklarımızın hiç biri çocukta bulunmaz. Çocuk depresyonu bebek,çocuk ve ergen depresyonu olarak ele alınabilir.Bebeklik dönemi depresyonunda ruhsal cansızlık, karşılıklı ilişkiden kaçınma, psikomotor yavaşlama ve psikosomatik rahatsızlıklar görülebilirken çocukluk dönemi depresyonunda da ketlenme, hiperaktivite ya da saldırganlık görebiliriz. Bazı durumlarda çocuk ödevlerinin başında uzun saatler geçirir ancak anlamakta ve ezberlemekte zorlanır. Düşünmekte zorlanma çalışmalara odaklanamamak sıklıkla okul ödevlerinden kaçınmaya ya da reddetmeye yol açar ve çocuk tembel olarak tanımlanır. Ergenlikte durum daha da farklıdır. ergen depresyondan şikayet etmez çünkü şikayet etmesi kırılgan ve zayıf olduğunu kabul etmesi ve karşı çıktıklarına bağımlı olduğunu göstermesi anlamına gelmektedir.Ergen sıkıntı hissedebilir, sıkıntıda boşluk vardır.Boşluk duyguları hisleri ile başa çıkabilmek için intihar girişimine başvurabilir.